![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Yardım | Ajanda | Forumları Okundu Kabul Et | ![]() |
|
Anasayfa | İletişim | TUS Güncel | TUS Dersaneleri | TUS Hazırlık | Yabancı Dil ve TUS | Mecburi Hizmet | YDUS | Tus Rehberi | DUS |
![]() |
|
Seçenekler | Stil |
![]() |
#461 |
Popüler Üye
Üyelik tarihi: 13.12.10
Mesajlar: 3.170
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]()
EVREN’İN FATSA TALİMATI: “Bakkalı, fırıncıyı parayla satın alın”
![]() Kenan Evren, 12 Eylül’de Fatsalıları tek tek fişletmiş. Solculara katılmamaları için de esnafın para ile satın alınmasını emretmiş. Genelkurmay Başkanlığı’nın 12 Eylül davasının görüldüğü mahkemeye gönderdiği “Fatsaolaylarına” ilişkin belgelerde çarpıcı detaylar yer alıyor. Operasyon öncesinde hazırlanan rapordaFatsa’ya bağlı bütün köylerin etnik yapılarına göre fişlenmiş. Bu fişlemeye göre Gürcüler “özbeöz Türk’müş’. Belgelerde Kenan Evren’in Fatsaoperasyonuna dair verdiği direktifler de bulunuyor. Evren, “Köylerdeki fırıncı, bakkal gibi kritik kişilerin kazanılması gerekirse, para ile satın alınması” talimatı da veriyor. Fişleme tutanaklarında Fatsa’nın etnik yapısına ilişkin yapılan analizde, “Gürcüler, Sovyetler Birliği’nden Türkiye’ye göç etmiş özbeöz Türk vatandaşlarıdır. Daha ziyade kırsal kesimlerde çiftçilik ve fındıkçılıkla uğraşmaktadırlar. Geçmişte Gürcülerin yerli halkla süregelen ve yerleşim sorunundan kaynaklanan sürtüşmeleri, günümüzde yerini siyasi ve ideolojik eylemlere terk etmiştir” deniliyor. Alevi ‘yatakçılık’ yapıyor Alevilerin “teröristlere yataklık” yaptığı öne sürülürken şu değerlendirmeye yer veriliyor: “Aleviler, genelde Sivas, Tokat ve Amasya illeri ve yörelerinden gelen AleviTürkmenlerdir. Gürcülerden sonra en etkin grubu oluşturmaktadırlar. Fatsa’daki son anarşik olayları meydana getiren teröristlere yataklık yapan kişilerin büyük bir kısmınınAlevi olduğu tespit edilmiştir.” Ermenilere dair ise “Sayıları az olmakla birlikte, Fatsailçesindeki Mustafa Kemal Paşa, Beşikpazarı ve Dumlupınar mahalleleri ile Çavuşbaşı Köyü’nde bulunmaktadırlar. Ermenilerin son zamanlarda yurtdışındaki faaliyetleri dikkate alınırsa, gizliden gizliye muzır faaliyetlerde bulunabilecekleri değerlendirilmektedir” ifadeleri yer alıyor. Evren’in direktifleri Gönderilen belgelerde, “Sayın Genelkurmay Başkanı’nın Fatsa Operasyonları ile İlgili Direktifleri” başlığıyla Kenan Evren’in verdiği talimatlar da yer aldı. İki sayfadan oluşan “gizli” ibareli Piyade Kurmay Binbaşı Deniz Yeşilırmak imzalı belge 6 Ekim 1983 tarihini taşıyor. Evren’in, Fatsa operasyonuyla ilgili dikkat çeken bazı direktifleri şöyle: “Bölgedeki teröristlerin bölgeyi terk etmiş olmaları veya eyleme ara vererek vatandaş gibi dolaşmaları muhtemeldir. Bunlara karşı şöyle bir taktik uygulanmalıdır: ”Operasyon bir süre devam ettirilmeli, daha sonra bitti imajı verilmelidir. Araçlar gösterişli şekilde yola dizilmeli, personel bindirilmelidir. Bölgeye gelip gidenler izlenmeli, gitmişlerse geri dönüp dönmedikleri saptanmalı. Köylerden fırıncı, bakkal v.b. gibi kritik kişiler kazanılmalı, gerekirse para ile satın alınmalıdır.” Belgelerde operasyonun başarıyla tamamlanmasının ardından dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun tarafından bazı askerlere ‘7 bin 500 ile 10 bin TL’ arası para verilmesi yönündeki talimatı da bulunuyor. ‘Defilede devrim için ant içtiler’ Raporda, operasyon öncesinde Fatsa ilçesinde devlet otoritesinin yok olduğu savunularak, şu iddialar gündeme getiriliyor: “Savcılık görevini yapan şahıs, anarşistlerle kol kola gezebilmiştir. Okullarda enternasyonal marşlar söyletilmiştir. Fatsa’da düzenlenen bir defilede kaymakam ve askerlik şube başkanı devrim andı içerek ölen devrimciler için saygı duruşunda bulunmuştur. Törenlerde Dev-Yol amblemli boru trampet takımları, kaymakam, garnizon komutanı ve savcı gibi kamu görevlileri önünden geçebilmiş ve ayakta selamlanmışlardır.” Fatsa’yı böyle fişlediler Hemşire Süheyla Demirtaş (Dev-Yol hastane sorumlusu): Sıraya giren vatandaşlara hitaben siyasi amaçlı laf atarak ‘durun bakalım daha ne oldu, ahmak kuyruğuna da gireceksiniz’ dediği, ailesinin Dev-Yol örgütünün doğrultusunda hareket ettiği istihbarat raporlarından anlaşılmıştır. Hastabakıcı Hüseyin Suiçmez: Pankart asma gibi eylemlere katıldı. Askerler simit almak istediği zaman askerlere simit aldırmamak için simitçiyi kovduğu istihbarat raporlarından öğrenilmiştir. Zabıta Amiri Nevzat Yek: Örgüt militanlarına daha önce yardım ettiği bilgisi var. Şimdi ise sağ fikirleri benimsediği ve ATATÜRK’ün ilkeleri doğrultusunda görüşleri benimsenmeye başladığı yapılan istihbaratlardan anlaşılmıştır Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Em. Org. Çetin Doğan, Vural Avar, M.Yavuz Yalçın, Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Em. Org. Hikmet Köksal , dönemin MGK Genel Sekreteri Em.Org.İlhan Kılıç ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Em. Org. Ahmet Çörekçi tutuklandı. Tankları yürüten komutan 26 Ağustos 1996'dan 1 Eylül 1997'ye kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini yürüten emekli Orgeneral Hikmet Köksal, 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan'da tankların yürütülmesine karar veren üç komutandan biri olarak tanınıyor. 2000 yılında kolon kanserinden ölen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya itiraflarında kendisi ile birlikte tankların yürütülmesinin Çevik Bir ve Hikmet Köksal'ın fikri olduğunu dile getirmişti. 1995-1997 yılları arası Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevini yapan emekli Orgeneral İlhan Kılıç'ın ise kapatılan Refah Partisi'ne (RP) giderek MGK kararlarını imzalatmak istediği ortaya çıkmıştı. Dönemin RP'li milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan, 1 Mart 1997 tarihinde yapılan Parti MYK'sında İlhan Kılıç'ın resmi üniforma ile Parti'ye geldiğini ve dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'dan MGK kararlarını imzalamasını istediğini söyledi. Orduevi fişlemeleri Alan'ın 28 Şubat döneminde orduevlerine yönelik yaptığı fişlemelerle dikkat çeken emekli Korgeneral Engin Alan ise 28 Şubat döneminde Özel Kuvvetler Komutanı olarak görev yaptı. 30 Ağustos 2000 yılında Korgeneralliğe terfi eden Alan'ın Ağustos 2004 Şura'sında görev süresi bir yıl uzatılmıştı. Alan, Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı'yken Ağustos 2005'de emekliye sevk edildi. Emekli olduktan sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı'nın Genel Müdürlüğü görevini yürüttü. Emekli Korgenaral Yalçın'ın o dönem Genelkurmay Harekat Dairesi'nde çalıştığı öğrenilirken Korgeneral Vural Avar'ın da o süreçte Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı olarak görev yaptığı bildirildi. Emekli Korgeneral Kamuran Orhan ise Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı'ydı. Orgeneral İlhan Kılıç ise Dönemin MGK Genel Sekreteri ve eski Hava Kuvvetleri Komutanıydı. Refah-Yol'un en katı muhalifi 1992-1997 yılları arasında MGK Genel Sekreterliği, Genelkurmay 2. Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri komutanlığı gibi kritik görevlerde yer alan emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) tarihi 28 Şubat kararlarını aldığı toplantısında Türk ordusunun üst komuta kademesi içinde Hava Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla yer alıyordu. Çörekçi, selefi Orgeneral Halis Burhan'ın Hava Kuvvetleri komutanlığındaki görev süresi uzaması nedeni ile Orgenerallikte dört yerine beş yıl kaldı. Çörekçi Paşa, 1993-1995 arasında ise Genelkurmay 2. Başkanlığı yapmıştı. Emekli Orgeneral Çörekçi, bir havacı için eşi az bulunur bir şekilde, 1992-1993 arasında ise bir yıl da MGK Genel Sekreterliği görevinde bulundu. Refahyol'a en sert tepki gösteren generallerden biri olarak bilinen Orgeneral Çörekçi, 30 Ağustos 1997 tarihinde Hava Kuvvetleri'ndeki görevinden emekli oldu. İstihbarat ve faili meçhullerin kara kutusu 1995 yılının Temmuz ayı. Genelkurmay istihbaratında görevli üsteğmen İsmail Kitapçı isimli subay, başta Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı olmak üzere dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller'e bir mektup gönderiyor: "Org. Ahmet Çörekçi, Org. Teoman Koman , Ora. Vural Bayazıt, Org. Doğan Bayazıt, Korg. Doğu Aktolga ve diğer bazı komutanlar ihtilal düşüncesindedir. İhtilal rüzgârı estiriyorlar ve bu hususta uygun ortam hazırlamaya yönelik çalışma içindeler." Mektubun üzerinden 45 gün geçer. Bu arada Askerî Şûra toplanır; Bayazıt kardeşler emekli olurken Koman ve Çörekçi terfi ettirilir. Biri jandarmanın diğeri Hava Kuvvetleri'nin başına geçer. Üsteğmen Kitapçı ise GATA'ya psikiyatri kliniğine gönderilir. Doktorların 'Psikolojik rahatsızlığı yoktur.' raporundan sonra savcılığın talebi üzerine askerî mahkeme tarafından tutuklanır. Ekim ayı içerisinde gizli yapılan ikinci duruşmada ordudan atılır. Nereden nereye? Darbe çalışmalarını haber verenlere deli muamelesi yapanlar, bugün yargı karşısında. Dün gözaltına alınanlar için, 28 Şubat'ın en kritik ve en meşhur aktörleri diyebiliriz. Mesela, Dönemin Kara Kuvvetleri komutanı olan Hikmet Köksal, tankların Sincan'da yürütülmesi emrini veren isim. Bu bilgiyi BÇG'nin mimarı Güven Erkaya açıklıyor. O günleri anlamak için Erkaya'nın şu cümlelerini okuyalım: "Bir akşam Ahmet Çörekçi Paşa telefon etti. Turhan Tayan, (DYP'li Savunma Bakanı) 'hep birlikte yemeğe gidelim' demiş. Yemekte Tayan, Çörekçi, ben, İlhan Kılıç ve eşlerimiz... Konu, irtica ve o günkü hükümetin yönetim tarzı. Turhan Tayan'ın bunaldığını hatırlıyorum. Ayrılırken Tayan'a Tansu Çiller'in beş komutanı emekli etme projesinden söz ettim. 'Kendisine benden selam söyleyin, bizimki Yunan Silahlı kuvvetlerine benzemez, haberi olsun' dedim." Jandarma Komutanlığı, 28 Şubat'ta yüz binlerce insanı fişleyen BÇG için istihbarat toplama merkezi haline gelmişti. Jandarma komutanlığından önce MİT'in başında da bulunan Koman, istihbarat ve faili meçhul cinayetler konusunda da karakutu niteliğinde. Doğan Kitap'tan çıkan 'Apolet Kılıç ve İktidar' isimli kitapta Faruk Mercan, Koman'la ilgili önemli bilgiler veriyor. Temmuz 92'de evinde öldürülen emekli Oramiral Kemal Karacan cinayeti örneğin. Bir dönem kuvvet komutanlığı yapmış, emekli olduktan sonra CHP'den milletvekili olmuş bir isim Kayacan. Göztepe'deki evini arayıp 'ziyarete geliyoruz' diyenler tarafından öldürülüyor. Kızı Fatoş Hataylı babasının öldürülüşünü anlatırken şöyle diyor: "O zaman ki MİT Başkanı Teoman Koman sonradan, 'Göztepe civarında bir büyüğe suikast yapılacağına dair biz duyum almıştık' dedi. Tabii bu beni çok incitti. MİT biliyorsa, o zaman bizi niye önceden uyarmadı? Bu önemli noktaydı." 1990'daki Bahriye Üçok cinayetinde de çok konuşuldu Koman. Üçok bir kargo şirketi aracılığıyla gönderilmiş kitap paketinin patlaması sonucu hayatını kaybetmişti. Ergenekon soruşturmasının ek klasörlerinde Üçok cinayetinde bombalı kargoyu götürenin MİT'çi Teoman Koman'ın şoförü olduğu iddia ediliyordu. Bir başka ayrıntı daha. 27 Mayıs darbesinin sene-i devriyesinde gözaltına alınan Teoman Koman, cuntanın adada görev verdiği genç subaylardan biriydi yenişafak-zaman Konu tususev tarafından (05-29-2012 Saat 07:28 ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
#462 | ||||||
Popüler Üye
Üyelik tarihi: 13.12.10
Mesajlar: 3.170
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]() Alıntı:
hayattaki en önemli konu Konu tususev tarafından (01-06-2013 Saat 23:10 ) değiştirilmiştir. |
||||||
![]() |
![]() |
![]() |
#463 |
Popüler Üye
Üyelik tarihi: 13.12.10
Mesajlar: 3.170
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]()
Çetin Doğan: BÇG emri Karadayı’dan
Balyoz tutuklusu emekli Orgeneral Doğan BÇG’nin oluşumuyla ilgili emri 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın verdiğini söyledi. Emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi ise 28 Şubat 1997’de gerçekleşen MGK’da irticai tehditlerden askeri birimler dışında yapılan takdimle haberdar olduklarını anlattı TÜRKER KARAPINAR 28 Şubat soruşturmasının 5. operasyonu kapsamında aralarında dönemin Hava ve Kara kuvvetleri komutanları ile MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç’ın da bulunduğu 6 general, “Refahyol hükümetini düşürmeye teşebbüs etmek” suçundan tutuklandı. Dönemin komuta kademesindeki emekli orgeneraller İlhan Kılıç, Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi, Çetin Doğan ve emekli korgeneraller Vural Avar, Metin Yavuz Yalçın, dün sabaha karşı biten mahkeme işleminin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Balyoz davasında tutuklu bulunan MHP İstanbul Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan ve emekli Korgeneral Kamuran Orhon, emekli Albay Hakan Cemal Pelit ile emekli Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman ise mahkemeden serbest bırakıldı. 6 kişinin daha tutuklanmasıyla soruşturmadaki tutuklu sayısı da 57’ye ulaşmış oldu. ‘BÇG’den haberim yok’ 28 Şubat’ta Jandarma Genel Komutanlığı yapan, çeşitli fişleme faaliyetlerinde bulunduğu ileri sürülen, MİT’te en son asker sıfatıyla bir dönem müsteşarlık yapan ve birden çok faili meçhul cinayetin araştırıldığı TBMM Susurluk Komisyonu’na çağrılmasına rağmen ifade vermeyen gitmeyen Koman, mahkemede, BÇG yapılanmasından haberi olmadığını iddia ederek şöyle konuştu: “Ben o tarihte Jandarma Genel Komutanı olarak görev yapıyordum. Jandarma Genel Komutanı tamamen İçişleri Bakanı’na bağlıdır. Sadece lojistik bakımdan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıdır. MGK toplantısına katıldım ve kararlarda benim de imzam vardır. Ancak BÇG adı altında yapıldığı iddia edilen çalışma MGK kararlarından bağımsız ve ilgisiz olarak Genelkurmay karargâhında hazırlanmıştır. Benim bu belgelerin hazırlanması ve uygulanması aşamasında hiçbir imzam ve dahlim yoktur. Keşke bilebilseydim de savcılığı aydınlatmak için cevap verebilseydim. 1997 Ağustos’ta emekli oldum. BÇG oluşumunu da emeklilikten sonra duydum.” Koman’ın avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, “Müvekkilim bu örgütün hiçbir aşamasında yer almamıştır. Kendisi ağır alzheimer ve şeker hastasıdır. Bu hususun da gözönünde bulundurularak serbest bırakılmasını istiyorum” dedi. Yazıcıoğlu ayrıca, “MGK kararlarına katıldığı ve devamında da BÇG oluşumundan dolayı müvekkilim ve diğer kuvvet komutanları suçlanmaktadır. Oysa ki o tarihte asıl Genelkurmay Başkanı olan sayın İsmail Hakkı Karadayı’nın bu soruşturma kapsamında ifadeye çağrılmamasını da yadırgadığımı bildirmek istiyorum” diye konuştu. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hâkimi Gürcan Acar, “Sorguda gözlenim hali ile de inandırıcı bulunan, ağır sorunları nedeni ile tutuklanması ağır mağduriyetine sebep olabileceğinden ve bu hali ile kaçma şüphesi bulunmadığından” Koman’ın serbest bırakılmasına karar verdi. Karadayı’yı işaret etti Balyoz davasının ardından 28 Şubat soruşturmasında da tutuklanan dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan da Yazıcıoğlu gibi Karadayı’yı işaret ederek şöyle konuştu: “28 Şubat kararlarının alındığı MGK toplantısında Tansu Çiller konuşuyor, bu kararların uygulanmasını söylüyor. Yine Necmettin Erbakan da konuşmaları destekleyerek, ‘benim hislerime tercüman oldu’ demiştir. MGK’da alınan kararlar doğrultusunda Genelkurmay Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşmeleri vardır. Bu görüşmelerden sonra Genelkurmay Başkanı da Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlar doğrultusunda Genelkurmay Başkanlığı çerçevesinde bir çalışma başlatmıştır. Neticede biz de bir devlet kurumuyuz ve İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi gereğince TSK’nın vazifesi, Türk yurdunu, Anayasanın nitelikleri verilmiş Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamaktır. Bu anlayışla silahlı kuvvetlerde birinci başkana, ikinci başkana söyleyerek bir toplantı yapılıyor. Ben de bu toplantıda bulundum. Denildi ki biz bu doğrultuda bir çalışma grubu kuralım, ne yapabileceği konusunda bir çalışma yapalım ve bu toplantıdan sonra genel sekreterlik 4 Nisan 1997’de başkanlıkları yazı yazdı. Bu yazı da irtica ile mücadele için çalışma grubu kurulacaktır. Bu çalışma grubu harekat grubu başkanlığında olacaktır, bu çalışmaya daha sonra Batı Çalışma Grubu denilmiştir. Bu grubun sorumluluğu Harekat Başkanlığı’na verilmiştir. Ben de harekât grubu başkanıydım. Bunun üzerine çalışma başlattık.” ‘Çok tehlikelidir’ Balyoz davasından da tutuklu bulunan emekli Korgeneral Engin Alan ise, BÇG’de yer almadığını, toplantılarına katılmadığını, belirterek, “Ceza hukukunu artık biz de öğrendik sayın yargıcım. Ceza hukukunun istediği maddi gerçek savcının elindeki belgedir. O eylem planı savcılık ifademde de söyledim, çok tehlikelidir. Çetin Doğan da söyledi, şaibelidir. Ceza hukuku somut ve maddi gerçeği arar. Belgelerde benim komutanı olduğum ÖKK’nın hükümeti devirmek için nasıl cebir uyguladığını ne görebildim ne de anlayabildim. Ceza hukuku sayın yargıcım varsayımlarla uğraşmaz, gerçeklerle uğraşır” diye konuştu. Mahkeme hâkimi, Engin Alan’ı bu ifadesinden sonra isnat edilen suça ilişkin mevcut delil durumuna göre tutuklama şartları gerçekleşmediğinden serbest bıraktı. ‘Haberim vardı’ Genelkurmay Genel Sekreteri İlhan Kılıç, 28 Şubat kararlarının alındığı MGK toplantısına katıldığını, ancak oy hakkı bulunmadığını söyledi. Kılıç, “Benim elbetteki BÇG’nin varlığından haberim vardı. Ancak kurulan çalışmalarına hiçbir şekilde katılmadım” dedi. Kılıç, Refahyol hükümetinin düşürülmesi için ABD’den icazet almak amacıyla bu ülkede yapılan toplantıya katılıp katılmadığına ilişkin soru üzerine de, “Ben ABD’de 3-4 kez toplantılara katıldım. Ancak bana okumuş olduğunuz şekilde bir toplantıya katıldığımı hatırlamıyorum” dedi. 4 başbakan ile çalıştığını, hiçbir yerde olumsuz konuşmadığını, hükümetin görevini yapmasına da engel olmadığını belirten Kılıç, “Dolayısıyla BÇG’nin eylemlerine benim katılmam mümkün değildir” dedi. Avukatları, müvekkillerinin 76 yaşında olduğunu, kalbinde iki tane stent ile yaşadığını kaydederek, tahliyesini istedi ancak mahkeme Koman’ın aksine Kılıç’ın tutuklanmasına karar verdi. Çörekçi: Asker hazırlamadı Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, ifadesinde, 28 Şubat kararlarının altında imzası olduğunu, ancak BGÇ ve Batı Eylem Planı gibi çalışmalardan haberi olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Zira bu çalışmalar Genelkurmay içinde yapılmaktadır. Ben kuvvet komutanı olarak ayrı birimde olduğumdan herhangi bir ilgim ve dahlim yoktur. BÇG ismini de Ağustos aylarında duydum. Zaten 18 Ağustos 1997’de emekli oldum. Demokrasiye ve halkın seçtiği yönetime saygılıyım. MGK’da irticai ve diğer terör ile ilgili çeşitli tehditler konuşuldu ve bu konuda askeri birimler dışında hazırlanan bir takdim idi. Biz de bu sunulunca haberdar olduk ve bunun üzerine müzakereler geçti. Ancak BÇG benzeri bir yapılanmaya gidilerek irtica ile mücadele edileceği konusunda bir konuşma geçmedi http://gundem.milliyet.com.tr/cetin-...?ref=OtherNews |
![]() |
![]() |
![]() |
#464 | |
Normal Üye
Üyelik tarihi: 05.10.11
Mesajlar: 63
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]() Alıntı:
keşke......... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#465 | |
Aktif Üye
Üyelik tarihi: 08.10.10
Mesajlar: 161
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]() Alıntı:
aynı olayı kötü bakarsanız kötü görürsünüz iyi bakarsanız iyi görürsünüz |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#466 |
Sadece Üye
Üyelik tarihi: 07.05.10
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#467 |
Popüler Üye
Üyelik tarihi: 13.12.10
Mesajlar: 3.170
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]()
TÜBİTAK: 28 Şubat belgeleri orjinal
28 Şubat soruşturması delillerinin gerçek olduğunu TÜBİTAK onayladı TÜBİTAK, Ankara Özel Yetkili Başsavcıvekilliği'nce yürütülen 28 şubat soruşturmasının temel delilleri arasında yer alan Batı Çalışma Grubu'na (BÇG) ait belgelerin gerçek olduğunu bildirdi. Talep üzerine belgeleri inceleyen TÜBİTAK, raporunu savcılığa iletti. Başsavcıvekilliği'nce yürütülen 28 Şubat soruşturmasının temel dayanağı olarak bilinen ve çoğu Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen belgelerin sahte olduğu yönündeki iddialar üzerine, savcılık, bunları, incelemesi için TÜBİTAK'a gönderdi. TÜBİTAK, belgelerin incelenmesi için üç kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturdu. Heyet, bu hafta başı incelemelerini tamamladı ve hazırladığı raporu savcılığa sundu. TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda, savcılıktaki belgelerin tamamının "gerçek belgeler" olduğu yönünde görüş bildirildi. BİR VE DOĞAN ŞEMASI TÜBİTAK tarafından görevlendirilen bilirkişi heyetinin hakkında görüş bildirdiği belge ve dökümanlar arasında soruşturmanın en önemli delilleri olarak kabul edilen şu beş ana belge de bulunuyor: "6 Mayıs 1997 Batı Çalışma Grubu (BÇG) Batı Harekât Konsepti, 29 Nisan 1997 tarihli BÇG Rapor Sistemi, 10 Nisan 1997 tarihli BÇG Teşkilat Yapısı, 27 Mayıs 1997 tarihili Genelkurmay Başkanlığı Eylem Planı ve 4 Nisan 1997 tarihli BÇG Çalışma Grubunun Oluşturulması." TÜBİTAK'ın orijinal belge olarak yorumladığı belgeler arasında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in bir numara, Çetin Doğan'ın da iki numara olarak yer aldığı BÇG şeması da bulunuyor. Raporun suretleri soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve belgelerin gerçek olmadığını savunan avukatlara da verilmeye başlandı. SANIKLAR SAHTE DEMİŞTİ Avukatlar, mahkemedeki savunmalarda, belgelerde kullanılan yazı tipinin "calibri" olduğunu, imzasızların sahte olduğunu ifade ederek, delillerin sahte olduğunu öne sürmüştü. Savcılığın belgeleri TÜBİTAK'a göndermesinin ardından inceleme neticesinde beş ana belge ve eklerine ilişkin "gerçek belge" olarak görüş bildirilmesi, bu yöndeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Kaynak: Taraf.com.tr |
![]() |
![]() |
![]() |
#468 |
Aktif Üye
Üyelik tarihi: 08.10.10
Mesajlar: 161
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#469 |
Normal Üye
Üyelik tarihi: 05.04.12
Mesajlar: 47
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]()
örgütlenme deşifre olmuş yine heheheheheheh. gerçi bu da unutulur gider ya her neyse...
|
![]() |
![]() |
![]() |
#470 |
Popüler Üye
Üyelik tarihi: 13.12.10
Mesajlar: 3.170
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
![]()
Genelkurmay eski Başkanı Koşaner ve dönemin 2. Başkanı Güner’in yetki alanlarının dışına çıktıkları, ‘gerekirse şantaj yapın’ talimatı verdikleri anlaşıldı.
‘İç savaş’ ve ‘rövanş’ tehditlerini doğrulayan skandal bir belge gün yüzüne çıktı. Genelkurmay eski Başkanı Koşaner ve Aslan Güner’in imzasını taşıyan Ocak 2011 tarihli belge, darbe çalışmalarına zemin hazırlayacak unsurlar içeriyor. İnternete düşen ses kayıtlarında ‘iç savaş’ ve ‘rövanş’ tehditleri yapan Balyoz tutuklusu generallerin bu sözleri “Neye güvenerek söyledikleri” tartışılırken skandal bir belge gün yüzüne çıktı. Cuntacı askerlerin darbe çalışmalarına zemin hazırlayabilecek ve fişlemeye olanak tanıyabilecek bir çalışmanın temelinin Ocak 2011’de ‘Başemir’le atıldığı anlaşıldı. Genelkurmay eski Başkanı Işık Koşaner ve dönemin 2.Başkanı Arslan Güner’in Ocak 2011 tarihli “Askeri İnsan İstihbaratı Talimnamesi” konulu bir ‘Başemir’ yayınladığı öğrenildi. Kısa adı İNİS olan İnsan İstihbaratı (İNİS) Talimnamesi’nde TSK’nın görev alanının dışına kalan birçok talimat yer alıyor. Altında Aslan Güner’in adının yer aldığı belgede, İNİS talimnamesinin yayım tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilirken, 2002 tarihli eski İnsan İstihbaratı Talimnamesi’nin yürürlükten kaldırılacağı vurgulanıyor. Güner belgede, “Bu talimnamenin uygulanmasından elde edilecek sonuçlara ve günün koşullarına göre oluşacak değişikliklere ilişkin görüş ve öneriler, zaman gözetmeksizin yazılı veya elektronik ortamdan faydalanılarak Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilecektir” talimatını veriyor. Bu arada ele geçme ihtimaline karşılık İNİS Talimnamesi’nin ilgililere okutturulduktan sonra, dağıtımı yapılan her birimden tek tek toplatıldığı öğrenildi. ARINÇ OLAYINDAN 1 YIL SONRA Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı,Özel Kuvvetler Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı, Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı, Jandarma İstihbarat Başkanlığı ve Sahil Güvenlik Komutalığı gibi 61 farklı yere dağıtılan talimnamede dikkat çekici bir yapılanma öngörülüyor. TSK’nın barış ortamında istihbarat toplamada yetkili olmadığı belirtilmesine karşılık, talimnamede barış zamanında adli kolluğun alınana giren bir çok konuda talimatların yer alması dikkat çekiyor. Talimnamede öngörülen yapının nasıl teşkil edileceği şema ve tablolarla gösteriliyor. Karargahlarda kurulması istenen İNİS Birlikleri JİTEM benzeri bir yapılanmayı akıllara getirirken, Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşanan bazı olayların bu talimname ile bir ilişkisinin olup olmadığını da kafalarda soru işaretlerine neden oldu. İNİS çalışmasının Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiasıyla iki subayın gözaltına alınması olayından 1 yıl sonra yapılması da dikkat çekti. Hakimlerin ‘kozmik oda’ya girmesine kadar uzanan bir sürecin yaşandığı dönemde iki subayın salınması, soruşturmanın üstünün kapatılması, şüpheleri İNİS Talimnamesi’ne yöneltti. Hukuk dışı çalışma Arınç’ın evinin yanında istihbarat toplayan subayların suçüstü yakalanmalarına ve bir çok skandalın deşifre olmasına rağmen Karargah’ın yasa dışı uygulamalara Ocak 2011 itibariyle devam ettiğini gösterdi. Güner onaylı talimnamenin genel esaslar bölümünde amaç, “Hem savaş hem de barış zamanında asimetrik tehdit oluşturan ve en az konvansiyonel harp kadar yıkıcı olabilen uluslararası terörizmve bunun yurt içindeki uzantıları, psikolojik harp tehdidi... Geniş kitleleri etkilediği ve ülke savunmasını telafisi imkansız zarara uğrattığı...” gibi ifadelerle açıklanıyor. Talimnameye göre İNİS, mülakat, sızma-sızdırma, gözlem ve gişi gibi temel harekât yanında sorgulama, tetkik-tahkik, takip ve gözetleme, teknik ve elektronik haber toplama, arama, sansür, provokasyon gibi özel yöntemleri de içeriyor. Belirlenen özel yöntemlerin Gayri Nizami Harp unsurlarıyla örtüşmesi ve üstlenilen faaliyetin Seferberlik Tetkik Kurulu Faaliyetleri ile benzerlik göstermesi de dikkat çekiyor. Talimnamede İnsan İstihbarat Teşkilatı (İNİS TEŞKİLATI) adı altında karargahlarda bir birim kurulması istenirken, nasıl hareket edeceği ve kimlere karşı sorumlu olduğuda tek tek anlatılıyor. İNİS Birliği Teşkilatı için şu tespitte bulunuluyor: “İNİS birlikleri veya karargâhının teşkilâtını standart bir organizasyon yapısı haline getirmek hata olur. Her ülkenin ve bölgenin şartları, vazife, istihbarat ihtiyaçları gibi etkenler bu teşkilâtın şekillendirilmesinde esas alınmalıdır. Bir askerî İNİS teşkilâtı; bir İNİS birliği ve bu birliğin bağlı olduğu karargâh İNİS teşkilinden ibarettir. Karargâh faaliyetleri ile toplama vasıtalarının faaliyet alanlarımümkün olduğu kadar birbirinden ayrılmalı ve teşkilâtlanmada bu husus dikkate alınmalıdır.” Yasa dışılığa ‘MASKE’ öneriliyor İNİS ünitelerine özgü güvenlik faaliyet ve tedbirleri dikkat çekiyor. İNİS personeli açısından da diğer askeri personelden farklı ’maske’ ve ’mazeret’ olarak adlandırılan güvenlik tedbirlerini kullanıyor. Talimname’de ’maske’ şöyle tarif ediliyor: ”İstihbarat toplayıcının gerçek görevini, bazen de kimliğini saklayarak, yaptığı işi akla uygun hale getirdiği, öğrenmesi ve savunulması basit ve inandırıcı bir temadır. Gerekli ise gerçek kimliğin saklanmasını da ihtiva eden, askeri istihbarat faaliyetini gizlemek için mevcut kimliğine, pozisyonuna ve yaşantısına uygun olarak hazırlanmış hayat hikayesidir.” Talimnamede ’mazeret’ şöyle tarif ediliyor: ”Toplayıcının gerçek görevinin veya neyin peşinde olduğunun ortaya çıkması durumunda maskeyi, görevini ve kimliğini açığa çıkartmamak için kullandığı temadır. Belirli bir gizli faaliyet için kullanılan yedek bahanedir. Genellikle ilk kullanılan bahane veya açıklamanın geçerli olmaması üzerine, ufak çaplı bir suç veya yanlış bir uygulamaya karışmış olma keyfiyetinin itiraf edilmesi halidir. Maksat, esas gizli faaliyetin ve niyetin saklanmasıdır.” CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE GİRER Maske ve mazeretin haber elemanlarına kaynaklarına ulaşmada ve onlardan bilgi temin etmede personele kolaylık sağladığı vurgulanırken, istihbarat toplayıcının ve birliğin emniyeti açısından önemli olduğu belirtiliyor. Maske’nin deşifre olmasının toplayıcının, tercümanların, kaynakların can güvenliği açısından riskler doğurabileceği de hatırlatılıyor. ![]() İNİS elemanında aranan şartlar İNİS elemanlarından asgari bazı özelliklere sahip olması isteniyor. Talimnameye göre iyi bir İNİS toplayıcısı şöyle tarif ediliyor: “İyi ahlaklı, kendisini mesleğine adamış olmalıdır. Görevi ve onurunu her şeyin üstünde tutmalı, görev dışında yetki ve nüfuzunu kullanmamalıdır. Zeki, kabiliyetli, enerjik ve kararlı olmalı, kuvvetli bir hafızaya, muhakeme yeteneğine ve sağduyuya sahip olmalıdır. Konusuna hakim, genel kültürü yüksek, güncel olayları takip edip okuyan bir kimse olmalıdır. Özellikle tarih, sosyoloji, kültürel antropoloji, coğrafya, siyaset, uluslararası ilişkiler, ekonomi, kamu yönetimi konularında bilgili olmalıdır. Sinirlerine ve hislerine son derece hakim olmalı, sabırlı ve anlayışlı davranmalıdır. Güven verici ve sempatik olmalı, herkesle anlaşıp geçinebilmelidir. Ancak, asla tesir altında kalmamalıdır. Konuşurken sakin olmalı, manevra yeteneği ile güzel konuşma ve yazma kabiliyeti olmalıdır. Rol yapabilmelidir. Tepkileri sezme yeteneğine sahip olmalı, eleştiriye, gerekirse hakaret ve baskıya dayanıklı olmalıdır. Sır saklamalı. Harekat alanının dilini, şivesini konuşabilmeli, yörenin örf ve adetlerini iyi bilmelidir.” İNİS’in eleman kategorileri de dikkat çekiyor. Ajan, haberci, mutemet ve yardımcı unsurlar şeklinde tasnif edilen eleman kategorileri görev alanı, hedef durum ve faaliyetleri ile kullanıldıkları alanlara göre isimlendiriliyor. Ajanlar, baş ajan, faal aşan, destek aşan; angaje ajanı, mimleme ajanı, ara ajan, ikmal ajanı, uyuyan ajan, saldırı ajanı ve etki ajanı şeklinde tasnif ediliyor. Hedef durum ve faaliyetine göre de iç hulul ajanı, dış hulul ajanı, ikili ajan, yerli ajan, haber simsarı ve piston ajan yanında askeri istihbarat ajanı ve İKK ajanı gibi isimlerler isimlendiriliyor. Her bir yapı kendi içinde örgütlenmiş ve görevi ile münhasır donanıma sahip. Şantajla eleman yap! İNİS elemanın güvenliğinin belirlenmesinde kullanılan ilginç bir yöntemler dikkat çekiyor. En dikkat çekicisi ise ”Motif” başlığı altında anlatılıyor. Motif, eleman adayının gizli faaliyete katılmasını sağlayan neden olarak tanımlanıyor. Talimnamede aynı zamanda ’baskı ve şantaj’ da bir motif olarak tarif ediliyor. Yurt içinde kullanılması hukuka aykırı olan baskı ve şantaj motifi talimnamede menfi kontrol unsuru olarak nitelendirilirken, şunlar anlatılıyor: ”Nitelikleri uygun olduğu halde görevi kabul etmekten kaçınan bir kişinin zayıf taraflarını bularak baskı yapılmak suretiyle göreve sevki de baskı ve şantaj motifi özelliği taşır. Bu güdüye esas olabilecek faktörler.. ♦ Evililik dışı ilişkiler ♦ Yasa veya geleneklere uygun olmayan yaşam cinsi anormallikler (homoseksüellik vs.) ♦ Uyuşturucu maddelere düşkünlük ♦ Geçmişiyle ilgili olumsuz durumlar ♦ Yasa dışı faaliyetler ♦ Ahlak ve töre dışı yaşam biçimi ♦ Kendisi veya ailesindeki bireylerin uygunsuz davranışları.. Bu güdüye uygun adaylara geçici ve kısa süreli görevler verilebilir. Menfi kontrol unsurunun kalkması durumunda elemanın ihanet etmesi sıkça rastlanan bir durumdur.” YASA DIŞI TALİMATTA İKİ ÇARPICI ÖRNEK BARIŞTA ÖZEL YÖNTEM OLMAZ 1-) Talimnamede İNİS'in Özel Yöntemleri yer alıyor. İNİS temel eğitimi almış ve İNİS Temel Harekatı kapsamında yöntemlerle İNİS faaliyeti icra etmiş personel arasında kabiliyetine göre seçilen kimselerin özel eğitim alması sonucu yürütebileceği İNİS haber toplama yöntemi olarak tanımlanan Özel Yöntem'ler şöyle sıralanıyor: Sorgulama, tetkik-tahkik, takip ve gözetleme, teknik ve elektronik haber toplama, aramalar, sansür, provokasyon. Özel yöntemlerin yurtiçinde barış zamanında adli kolluk yetkisini haiz olmayan askeri insan istihbaratı teşkilleri tarafından uygulanması yasalara uygun değil. 2-) Talimnamede İNİS kapsamında haber toplama yöntemi olan 'Elemanlanma Harekatı' kullanılabileceği belirtiliyor. Ancak yasalara göre Elemanlanma Harekatı’nın askeri ihtibarat teşkillerince yurtiçinde barış zamanında icrası uygun değil. Ancak mülki ve adli kolluk görev ve yetkisi verilmiş birlikler bu vazifelerinin icrasında haber toplamak için "Elemanlanma" yapabilirler. Yasaya göre TSK ancak kendi personeli, faaliyeti, kışla ve kurumlarında olmak üzere İKK faaliyetinde "Elemanlanma Harekatı" yapabilir. BUGÜN GAZETESİ Geçen Mayıs ayında İzmir'de başlatılan 'askeri casusluk soruşturması' kapsamında Ankara'da 20 adreste arama yapılıyor. Arama yapılan yerler arasında bazı askeri birlikler ile Jandarma Genel Komutanlığı ve TSK'nın kozmik birimi Özel Kuvvetler Komutanlığı da var. Soruşturma kapsamında 14'ü Ankara'da olmak üzere 16 ilde 51 kişi hakkında gözaltı kararı bulunduğu öğrenildi. ![]() İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü "askeri belgelerin ele geçirilmesi" soruşturması kapsamında yeni bir gözaltı dalgası başladı. JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI'NDA ARAMA Aralarında Ankara, İstanbul ve İzmir'in de bulunduğu 16 ilde arama kararı çıkarıldı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine, Ankara'da aralarında 28 Şubat soruşturmasını yürüten Mustafa Bilgili'nin de olduğu özel yetkili 6 Cumhuriyet savcısı, askeri noktalarda arama yapmak üzere adliyeden ayrıldı. Çok sayıda polis ve askeri personel ile adliyede görevli zabıt katipleri de savcılarla birlikte arama noktalarına gitti. Savcıların, gittikleri yerdeki arama işlemlerini bitirdikten sonra, arama kararı alınan diğer noktalara geçeceği ifade edildi. Ankara'da Jandarma Genel Komutanlığı ve askeri birliklerde arama yapılıyor. Arama yapılan yerler arasında Milli Savunma Bakanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, GATA ve TSK'nın kozmik birimi Özel Kuvvetler Komutanlığı da var. 16 İLDE 51 GÖZALTI KARARI Soruşturma kapsamında 7'si İzmir'de, 14'ü Ankara'da olmak üzere 51 kişi hakkında da gözaltı kararı bulunduğu belirtildi. Gözaltı kararı bulunanlar arasında muvazzaf askerlerin de olduğu kaydedildi. Ankara'da hakkında gözaltı kararı verilen 14 kişinin Milli Savunma Bakanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve GATA'da görev yaptığı, aralarında emeklilerin de bulunduğu belirtildi. ASKERİ HAKİM ALBAYIN EVİNDE ARAMA İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü “askeri casusluk” iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında Ankara'daki evinde arama yapılan askeri hakim albay Ali Rıza Bildik gözaltına alındı. Bildik, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. DİYARBAKIR'DA ARAMA Soruşturma kapsamında Diyarbakır'da 1 albay, 1 yüzbaşı ve 1 üsteğmenin evlerinde ve görev yaptıkları yerlerde arama yapılıyor. GÖZALTINA ALINANLAR İZMİR'E GÖTÜRÜLECEK İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatında, soruşturmanın, “şantaj, kişisel verileri kayıt altına almak, suç işlemek için örgüt kurmak, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek” suçları kapsamında yürütüldüğü bilgisi de yer aldı. Bir eskort kızın gözaltına alınmasıyla başlayan ve şantaj yoluyla askeri bilgileri ele geçirildiği belirtilen çeteye yönelik operasyonda şu ana kadar 13'ü muvazzaf asker 45 kişi tutuklanmıştı. Gözaltına alınanların, Merkez Komutanlığı'ndan İzmir'e götürülmeleri bekleniyor Konu tususev tarafından (06-13-2012 Saat 15:10 ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Uludağ ün. Tıp fak. Uzmanlık öğrencileri temsil kurulu | aerol | Asistan Dr. / Araştırma Grv. | 0 | 02-26-2011 10:21 |
Tıp öğrencileri, kadavra görmeden mezun oluyor! | houseMD | TIP Öğrencileri | 2 | 02-01-2011 15:36 |
4.sınıf tıp öğrencileri | steTUSkop | TIP ÖĞRENCİLERİ | 0 | 09-24-2009 14:19 |
Tıp öğrencileri kongrede buluştu | steTUSkop | TIP ÖĞRENCİLERİ | 4 | 08-22-2009 01:40 |
Tıp fakültesi öğrencileri de bu konuda bilgisiz! | steTUSkop | TIP ÖĞRENCİLERİ | 3 | 05-30-2009 19:58 |